üst menü linkler

Shenzen Çin

Shenzen (Devasa Çin)

Hongkong'dan Çin'e geçmeden önce sınır geçişi hakkında epeyce bilgi almıştık. Çin Türklere, turistik amaçlı olarak bireysel vize vermeyi 2016 başında kesti, sadece ticari amaçlı, grup halinde seyahat ya da resmi pasaportlulara izin vermeye başladı.

Bizde yeşil pasaportumuza ve de Çin'de bizi ağırlayacak Eva & Ozan çiftinin varlığına güvenerek, Hongkong'dan Vietnam'a Güney Çin'den kara yolu ile gitmeye karar verdik. Hongkong gümrüğünden rahatlıkla çıkıp, Shenzen'deki Çin gümrüğünde sıraya girdik ve ay yıldızlı yeşil pasaportu görevliye teslim ettik.  o ana kadar belli bir hızda giden  pasaport kontrol kuyruğu birdenbire durdu. Görevli önce pasaportumuzu uzun uzun inceledi. Sonra telefona sarıldı. 3 görevli daha geldi. Kuyrukta arkamızda bekleyenler homurdanmaya başladı.

Bizi ayrı bir yere çağırdılar. Pasaportumuzun her sayfasını büyüteçle santim santim incelediler. Sonra her sayfayı taratıp bilgisayara yüklediler.
Arada bize bakıp nabız yoklaması yapıyorlardı sanırım. Nereye gideceğimizi sordular. 2 ayrı şehirdeki rezervasyon fotokopileri ve tren bileti rezervasyonlarını ve de Vietnam'a geçince kalacağımız otelin rezervasyonu gösterdim tek tek.  Bizimle esas ilgilenen görevli oldukça nazikti. Ben fotokopileri gösterdikçe gülümsüyordu. Neden Çine geldiğimizi sordu. 40 dakika civarında bekledik. Neyse ki önceden bilgili olduğumuz için sakin sakin bekledik.
Sonunda geçmemize izin verdiler

Çin, google firmasından, Çinli kullanıcıların bilgilerini Çin ülkesindeki bilgisayarlarda tutmasını istemiş. Google bunu kabul etmediği için, Çin'de google ve tüm bağlantılı sitelere ulaşmayı yasaklamış.
Ayrıca facebook da yasak. Yahoo, Bing gibi siteler çalışıyor. Çinlilerde kendi arama motorlarını(BAIDU), ve sosyal iletişim programlarını geliştirmişler. Ama bu programlar sadece Çince olduğu için işimize yaramadı. Daha önceden bu konuda da bilgili olduğum için internetsiz çalışan Maps.Me programını cep telefonuma yüklemiştim. Ayrıca Facebook ve google'a girebilmek için VPN denen, internete girince farklı bir coğrafya da imişsiniz gibi gösteren programda yüklemiştim. (ama internet olmadan çalışmıyor tabii, ayrıca internetin hızı çok da düşüyor).

Neyse Shenzen'e bir şekilde girdiğimize göre biraz bilgi vereyim. Shenzen Çinin en güneydeki Hong Kong'a bitişik olan şehri. 1980 lerde tarım ve balıkçılıkla geçinen bir kasaba, yabancı yatırımlar ile 11 milyonluk devasa bir şehre dönüşmüş. Bir gecede var olmuş bir şehir diye adlandırılıyor. Çinin ilk serbest ekonomi bölgesi. Şu anda Çin'in önde gelen finans ve üretim merkezi. Şehirde ortalama milli gelir 15000 usd. Bizde son durum 8000 usd olmuştur sanırım. (Shenzen her konuda Türkiye'den pahalı, hele TL'nin son enkaz halinden sonra..) Şehirde eski araba nerede ise göremedim. Çok lüks otomobiller, çoğunlukla Avrupa ya da Japon araçları. Yarıtropik bir iklime sahip olan kentte yazın en sıcak 32 , ocak ayında en soğuk 12 derece. 2011 de üniversite oyunları gerçekleşmiş. Devasa doğal parklar, devasa eğlence parkları, devasa alış veriş merkezleri, dünyanın en büyük elektronik marketi, sokak pazarları ve 11 hattan oluşan , tıkır tıkır çalışan devasa bir yeraltı ulaşım şebekesi. Şehir için bu kadar bilgi yeter, isteyen detay bilgiye http://www.chinahighlights.com/shenzhen/ adresinden ulaşabilir.

Hikayemize devam : Gümrük çıkışında Shenzen'de devasa bir metro istasyonuna girdik, önceden dersimizi çalıştığımız için, kalacağımız hostele,  (8-9 hatlı metroda) hangi hatlar ile gidip nerede aktarma yapacağımızı ve  nerede ineceğimiz bilgileri ile bilet makinasına yanaştık, makine üzerindeki ekranı algılamaya çalışırken, yarım yamalak İngilizce bilen bir Çinli görevlinin yardımı ile ilk jetonlarımızı aldık.

Metro şeması : bizim tek hatlı metrolara benzemiyor sanırım.
Daha sonraki metro biletlerini edindiğimiz tecrübe ile kolaylıkla almayı becerdik. (Neyse ki ekranda İngilizce menü ve İngilizce durak isimleri de mevcut ama düğmelere basmakta biraz gecikince hemen Çince menüye dönüyor ekran.) Bu makinelerde Belgin benden daha başarılı bir şekilde bilet alabiliyordu.
Metro istasyonu girişlerinde x-ray cihazlarından geçilerek bagajlar kontrol ediliyor, her girişte en az iki görevli bu kontrolleri yapıyor. Raylar ile biniş peronları arasında camdan duvarlar ve duvar içinde açılıp kapanan kapılar mevcut. Metro katarları durduğu zaman vagonların kapıları ile istasyondaki açılır kapanır kapılar birbirlerin paralel yan yana olup aynı anda açılıyorlar. Açılır kapanır kapıların iki tarafında yerde bekleme çizgileri var, orta bölüm ise vagondan çıkanlar için ayrılmış.
Metro içi vagonlar oldukça serindi, vagonlar çok yeni pırıl, pırıl dı ve karşılıklı kapıların üzerlerinde gidilen hatta ait tüm durakların ismi olup,hangi istasyonda isek, bu listedeki her durak üzerinde ışıklar ile bulunduğumuz durağı çok kolay takip edebiliyorduk. Ayrıca hangi taraftaki kapı açılacak ise yine bu ışık sistemi ile kolaylıkla anlayabiliyorduk.
Metro içindeki yolcular gayet sağlıklı uzun boylu (ben ve Belgin ortalamada kalıyorduk.) ve iyi giyimli idiler. Yaş ortalaması ise bizden çok daha aşağıda idi. Sonradan bunun sebebini öğrendik. Shenzen son 20 yılda var olmuş, devasa bir ticaret ve finans merkezi, ve buraya Çin'in elit gençleri (beyaz yakalılar) çalışmaya geliyorlarmış. Yerli halk yok denecek kadar azmış.
Bu arada herkesin elinde bir cep telefonu ve kafalarını kaldırmadan küçük ekrana bakmakta idiler. Kimisi sosyal medya da yazışırken, kimiside oyun oynuyordu.
Dikkatimizi çeken diğer bir konuda epeyce bir kişinin elinde ya da yanında taşıdığı  tekerlekli bavullar idi. Onun da nedenini sonra öğrendik. yaklaşan Çin yeni yılı nedeni ile bazı kurumlar tatile girmişler ve genç çalışanlar memleketlerine aile ocaklarına ziyarete gidiyorlardı.
Benim kel kafama ve Belgin'in kırmızı saçlarına çaktırmadan bakan çok fazla idi. Çocuklar çaktırarak bakıyorlardı. :)
Vagonlardaki ışıklı durak bildirgeçleri ile doğru istasyonda inip, Maps.Me programının yardımı ile kalacağımız hosteli elimizle koymuş gibi bulduk.
Metro istasyanundan çıktık. Motorcular karşıladı bizi. Gel gel götüreyim cinsinden bir şeyler söylüyorlar. Yakın mesafeye çalışan akülü taksi motorsikletler. Fotoğraf çekilmesine kızdılar, kaçak çalışıyorlarmış.

İstasyon ile Hostel arasındaki 1 km lik mesafede ortalıkta dolaşan bir sürü elektrikli motorsiklet ilk dikkat çekenlerdendi. Kaldırımda yürümeye başladığımızda normal ve elektrikli bisiklet terörüne maruz kaldık. 2 tekerliler için her hangi bir kural yoktu sanki, önden arkadan her yerden gelip birde zil çalıyorlardı. Yaya geçidinde yeşil ışık yandığında karşıya geçerken, sağdan gelip sağa giren bir araç  hiç durmadan üzerimize geldi. Ben yeşil ışığı işaret ederken hiç gaz bile kesmedi. Trafik konusunda 10 dakikada dersimizi aldık ve ona göre davrandık.

Dikkatimi çeken diğer bir konuda birbirinin aynısı bir sürü bisiklet farklı noktalarda park etmiş idi ya da birileri tarafından kullanılıyordu.Sonradan onuda öğrendik. Belediyenin kiralık bisikletleri. Her bir bisiklet üzerinde bir Karekod ve uydudan takip edilebilen bir verici mevcut. Cep telefonuna yüklü programa bu karekodu okuttukları zaman bisikletin şifresi ekranda beliriyor. Kilidi açtıktan sonra istediğin yere gidip  orada bisikleti bırakıyorsun. Sabit bir istasyon yok. Bazı bisikletlerin tekerlekleri de içinde delikler olan dolma kauçuk idi. (patlama derdi yok yani.)
Yaklaşan yeni yıl nedeni ile caddelerde direkler kırmızı fenerler ile süslenmişti.


Internet olmadan çalışan Maps.me programı çok işimize yaradı ama aynı zamanda atıl kaldı. Bizim yolumuzun üzerindeki şehirlerde çok hızlı bir değişim var ve bu değişimler, programa yansımamış. Yeşil alan görünen bir çok yerde yeni yollar yeni binalar yapılmış.

Shenzen'de 4 gün kaldık. İlk etapta göze çarpan zenginlik idi. Kafamızdaki Çin ile alakası yoktu. Sokaklarda lüks avrupa ve Japon otomobilleri, bir tane bile Çin işi otomobil göremedik. BMW, WW, Toyota, Hyundai. 4 çeker araçlar.

Lüks ve düzgün apartmanlar. Lüks mağazalar, lüks lokantalar.

Bizim 1-2 TL ye bildiğimiz Çin mallarının hiç biri ortalıkta yoktu. (Çin de her kalitede mal üretiliyor. Bizim tüccar Çine gelince o mallar Türkiye'de gitmez sen bana 50 kuruşluk mallardan üret diyor ve sonra 1-2 Tl ye Türkiye'de satıyor.)

Kadınlar çok şık ve rahat kıyafetler giymekte idiler. Mini etek ve mini şort bayanlarda çok yaygındı, Dekoltelerini açmıyorlar ama. Kaşlar dövmeli, burunlar yapılı, tırnaklar takma.

1.akşamımızda Maps.Me programının güncellenmemesi nedeni ile 500mt mesafedeki Carrefour Market yerine 5km ilerideki Carrefour'a yürüdük. Neyse mağazayı bulduk. oda mini Carrefour çıktı.

Marketten uygun bir yiyecek beğenmeyip, ilk lokanta denememizi yaptık. Neyse ki fotoğraflar  koymuşlar. İnce uzun bir mekan. Ortalarda bir yere oturduk. Etraftan meraklı bakışlar. Fotoğraftan ikimizde birer makarna gösterdik. Görevli kadın bize bir sürü şey sordu. Ulan altı üstü makarna, getir artık diyemiyorsun tabii, desende anlayan yok. Kadın ne dedi anlamadım. Sonra bide kapıdaki adam geldi,oda anlattı, anlattı. Yine anlamadık. Ben hem gülüyorum hemde her soruya evet evet diye kafa sallıyordum  ne dedilerse. Sonunda başımızdan gittiler.

Bizde etrafa bakmaya başladık, millet ne yapıyor. Masaya ilk oturduğunuzda masaya sıcak yeşilçay geliyor. Boş bir tas, Çay içmek için küçük fincan boyutunda kulpsuz bardaklar ve yemek çubukları geliyor. Boş tasta fincan ve çubuklar önce yıkanıyor, sonra fincanlara yeşil çay doldurup içiliyor. Tüm Çin'de böyle bir adet var.

Neyse bu arada bizim siparişler de geldi. Biz makarna söylediğimiz düşünürken, içinde noodle, sebze parçaları ve et olan çorba söylemişiz. Uzakdoğu çorbaları ile ilk tanışıklığımız böyle başladı. Sabah öğlen akşam her öğünde içilebiliyor. Ben çubuk kullanmaya alışıktım, Belgin ise pek deneyimli değildi. Belginin çubukla çorba içme imtihanı başladı. O gün bu gün Belgin bu çorbayı çok sevdi. Ben sabahları omlet tercih ederken Belgin hala çorba içiyor. Bu arada çorba bol acılı idi. Boğazımız yana yana içtik çorbaları. Ekmek tabii ki yoktu.

Aşağıda Ayşe'nin çubukla imtihanı :)
Stress yapmış belli....



1.gün hostel görevlisi para istemişti ve yakın Carrefour'un yanında var demişti, yanlış yere gittiğimiz için bozduramayıp, 2.güne bıraktık.


USD BOZDURMA :

Sokaklarda doviz büfeleri yok. Para bozdurma bankadan yapılabiliyor. Her bankada bozmuyor. 3-4 yer dolaştıktan sonra uygun bir banka bulduk. Sıra numaramızı aldık ve
beklemeye başladık.
Geniş bir mağaza görünümündeki bankada bir tarafta  müşteri bekleme koltukları diğer tarafta ise 2 adet duvarla kapalı sadece bir bölümünde cam olan güvenli gişe, memurlar, müşteri ile diyafondan konuşuyorlar. Yeni bir müşteri davet edileceği zaman banka görevlisi kabininde ayağa kalkıp yeni müşteriyi çağırıyor. Müşteri içinde bir koltuk var. Müşteri koltuğa oturuncaya kadar yerine oturmuyor. 3-4 müşteri için bu ritüeli seyrettik, sonunda sıra bana geldi. Çin'de İngilizce bilen çok az olmasına rağmen memure gayet iyi konuşuyordu. USD bozduracağımı söyledim. Pek yaygın karşılaştıkları bir durum olmadığı belli  idi. Benden pasaport istedi, vize tarihlerimi kontrol etti. Yeşil pasaportta vize olmadığı için, vize nerede diye sordu. Çıkış damgasındaki tarihi gösterdim.sonra bir form verdi doldurmamı istedi. Çin'deki adresim, ülkemdeki adresim, kaç para bozdurtacağım, daha bir sürü bilgi.

Neyse hepsini yazdım. Ardından verdiğim USD leri büyük bir ciddiyetle incelemeye başladı. Pasaport ana sayfa, giriş çıkış damga sayfası ve daha bir sürü fotokopi çekip sonunda 300USD karşılığı yuanı bana verdi. (of ne zordu para bozdurmak). Neyse ki daha sonra bu işleme gerek kalmadı, Tükiye'deki emekli maaşı yattığı için. herhangi bir bankamatikten kolaylıkla para çekebildik.
Para bozdurma faslından sonra Shenzen de turistler için hazırlanmış fuarlardan birine gittik. "Worlds of Wonder" ismi ile pazarlanan bir Alan. İçinde Dünyanın en meşhur yapıtlarının minyatürleri var. Fransa'dan Eyfel kulesi (gerçeğine  yakın boyutta idi) , İtalya'dan San Marco  meydanı , Hindistan dan Tac Mahal, Kamboçya'dan Angkor Wat ve daha  daha bir sürüsü. Türkiye den de Ayosofya. Pek bi köşede pek bir bakımsız duruyordu.  Fuar alanında aşağı yukarı tüm  ülkelerin bayrakları vardı, bizimkisi yoktu .

Hava kararmaya yakın, tüm ülkelerden pasajlar içeren şarkı ve şovlar başladı. Çok keyifli bir gösteri idi. Tabii ki Türkiye'den bir şey yok.


Wonders of World girişi




2.Günümüzde  World of Wonders'a çok para harcayınca;

3.gün önce merkez tren istasyonuna uğrayıp ardından halka açık parkları ziyaret edelim dedik.

Devasa tren istasyonuna uğrayıp, sanal ortamda aldığımız biletlerin kağıt versiyonlarını almamız gerekiyordu. Devasa merkezde İngilizce bilmeyen görevlilerle epeyce cebelleştikten sonra (İngilizce yazı yok) kendimizi yan yana 10 gişenin olduğu ve her birinde 30'ar kişinin olduğu bir kalabalığın içinde bulduk. Bu arada sıraların en arkasında eli silahlı bir asker yüksek bir platformdan herkesi gözetliyordu. Sıralardan birisine bizde girdik ve beklemeye başladık. Arkadaki asker arada bir platformdan inip sıra aralarında dolaşıp varlığını hissettiriyordu. Gişelere epeyce yaklaştık. Önümüzde 3-4 kişi vardı. Bizim gişenin bir solundaki bayan görevli arada kafasını kaldırıp bize bakıyordu ve arada gülümsüyordu. Bizde kendisine bakmaya başladık ve bizde gülmeye başladık. Sıra yaklaştıkça gülümsemeler kahkahaya dönmeye başladı. Bu arada bizim sıranın memuru da karşılıklı gülümsemeleri görüp oda gülmeye başladı. Neyse sıramız geldi.
Bilet bilgilerinin olduğu fotokopileri uzattım. Shenzen-Guangzhou biletlerimizi verdi. Memurların üzerlerinde yeşil renk asker üniforması gibi ceketler vardı. Guangzhou-Nanning arasındaki tren biletini de sanal ortamda almıştım. Onunda fotokopilerini görevliye uzattım. O biletleri de istedim. Çince bir şeyler söyledi tabii ki anlamadım. Gişe memurlarının arkasında otoriter bir tavırla dolaşan bir bayanı çağırdı. Sanırım bir üstleri idi İngilizce ekstra cüzi bir rakam daha ödemem gerektiğini anlattı farklı istasyon diye dedi. Böylece bilet faslını hallettik.

Parklar tek kelime ile Muhteşemdi.

Lianhuashan Parkını ziyaret ettik.

Halka açık piknik yapılabilecek alanlar ( İzmir Fuarını inşaat alanına çevirmek isteyenler utansın. ) , bir sürü ağaçlık alan (sağlıklı ağaçlar) , hoş yürüme yolları, koşu yolları, park içinde bir adet tepesi ( tepede Deng Xiaoping'in büstü) ve park ortasındaki doğal görünümlü gölü ile huzur dolu bir ortamda bulunmanın keyfini yaşadık. Halka açık piknik yerleri bütün gün kullanılmış olmasına rağmen gayet temizdi. Ortalıkta sigara içen çok azdı. ( Çinliler çok sigara içer diye bilirdim, bu şehirdekiler Türkiye den çok çok az içiyor)

Her parkta muhakkak yapay bir göl bulunuyor. Bu göl içerisinde pedalla ya da akü ile çalışan kayıklar bulunuyor. Yeterli sıklıkta tertemiz tuvaletler.
Çin Yılbaşısı tatiline denk geldiğimiz için parklar hem çok süslü (kırmızı fenerlerle) hemde kalabalıktı. Bir kel kafa, birde kırmızı saçlı hatun her geçen bir bakıyordu, ama rahatsızlık veren bir bakış değil, daha çok merak bakışı. Bizimle fotoğraf çektirmek isteyenler oldu.Parktan çıkarken yerel danslar ver yerel dilde şarkılar söyleyen bir grubu izledik. Kendi kendilerine çok güzel eğleniyorlar ve izleyenleri eğlendiriyorlardı.












Yarı profesyonel müzisyenlerin gösterisi yemek üstü tatlı oldu bize.





4.gün deniz kenarındaki yürüyüş

Bu gün sahil kenarında yürüyüş günümüzdü. Yaklaşık 9 km yürüdük.

Benim gözümden artı puanlar :
Deniz kenarında recreasyon ( yeniden düzenlenmiş) alanları günümüz şartlarındaki her şey düşünülerek yapılmış.

Halkın sere serpe yayılabileceği, medeni kurallar içinde piknik yapabileceği, çocukların uçurtma uçurup top oynayabileceği, geniş çayırlık alanlar.

Gelen misafirlerin arabaları yollara park etmemesi için yeterli uygun araç park yerleri, sahilde yürüyenler için geniş yürüyüş yolları, bisikletliler için geniş bisiklet yolları.

Renk renk çiçeklerle bezenmiş alanlar,

Kiralık bisikletler ve bisiklet park yerleri.

Yol boyunca uygun aralıklarla ücretsiz tuvaletler.Shenzen de tuvalet için hiç para ödemedik. (hatta tüm Çin'de ödemedik)

Sahile sıfır yapılaşma olmaması (sıfırı bırak yaklaşık 1 km mesafede).

Ortalıkta çöp yok, kalabalığa rağmen gürültü yok.

Sigara içen yok denecek kadar az, ortalıkta sigara izmariti yok.

Koşan, bisiklete binen ve şişman olmayan çok sayıda insan.


Benim gözümden eksi puanlar :

Bisiklet yolları olmasına rağmen, bisikletlilerin yaya yolunda da pedallamaları ve devamlı zil çalmaları,

Hongkong da hiç rastlamamamıza rağmen ortalıkta dolaşan polis sayısının çok fazla olması. ( Sanırım bu kadar kalabalık başka türlü yönetilemez.)

Çinlilerin boğazlarını yüksek sesle temizlemeleri.

Sahil kenarında oturup bira içebileceğin bir mekanın olmaması .

Ortalıkta hiç sokak hayvanı yok. Ne yapmışlar bilemiyorum? Kedi, köpek, martı, güvercin yok.







Üst geçitlerde hem yayayı hem bisikleti , hemde tekerlekli bavulluları düşünmüşler, geniş merdivenlerin ortasında bisikletin geçebileceği genişlikte düz bir bant mevcuttu.


5.gün Shenzen'den Guangzhou ya hızlı tren ile yolculuk :
Bilet aldığımızdan farklı bir tren istasyonuna gittik.
Sabah otelden çıkıp toplu taşıma araçları ile rahat bir ulaşım ile tren istasyonuna vardık. Bindiğimiz hattın son durağı tren istasyonu olduğu için vagonlar bizimki gibi valizli yolcular ile doluydu. Çin yılbaşısı nedeni ile tüm ulaşım araçları tam kapasite. Neyse ki önceden biletleri almıştık.
Bekleme salonnda ;
Sıcak ve soğuk su sebilleri mevcuttu. Hatta sıcak üstünde dikkat yakar yazısı bile vardı İngilizce. (epeyce insan haşlandı herhalde)
Çoğu Çinli ağzı kapalı plastik bir bardak içinde satılan noodle ve sosunu alıp içine sıcak suyu doldurup afiyetle yiyor. Hem pratik hemde ucuz.
Saatimiz geldi, Herşey dakik bu arada.
Koridorlardan geçtik ve hızlı trende yerimizi bulduk. Rahat koltuklar. Baş üstünde olan raflara sırt çantalarımızı koyduk. Görevli geldi ve üst çantaları kontrol etti. Bizim büyük çantanın raf dışına çıktığını ima etti ve arkada bir yer gösterdi.
Vagonların yarısı gidiş yönünde yarısı ise ters yöndeydi. Bizimki tersti , hızlı trende ilk anda biraz rahatsız olsak ta sonrasında alıştık.
Ve yola çıktık.
Tren içerisinde navigasyon aleti çalışmıyor. Dolayısı ile nerede olduğumu anlayamadım. Neyse son durakta ineceğimiz için problem yok.Tren hızlandı 180 km lerde gidiyoruz keyifli.


O ne ..! yandan rahatsız edici bir sesler geliyor.
Hemen yanımızdaki koltukta yemek yemeye başlayan bir genç var. Hayatımda bu kadar ağız şapırtısı duymadım. Belgin bana bakıyor ben ona; hemen kulaklıkları çıkarttık. Telefondan müzik dinlemeye başladık. YOKSA....alimallah
Çin de ağız şapırdatmak, yere tükürmek, boğaz temizlemek çok normal kadın erkek çoğu diğer insanların arasında.