üst menü linkler

Mekong Deltasi Vietnam


Mekong Deltası

Genel bilgi :

Mekong nehri, güneybatı Asya'da yer alan Dünya'nın 12.büyük nehri. Yaklaşık uzunluk 4350 km. ve 795.000 km2 lik bir alanda akmakta (Türkiye kadar). Himalayalar'dan doğan sular, Çin'in Yunnan eyaletinden, Mynmar, Laos, Tayland ve Vietnam dan geçip, Mekong Deltası denen bölgeden (Vietnam içinde kalan bölüm) denize dökülmekte.

Vietnam içinde yaklaşık 39.000 kilometrekarelik bir yüzölçüme yayılmış. Güneydoğu Vietnam'ın büyük bir bölümünü kapsıyor. Su tarafından kaplanan bölgenin yüz ölçümü mevsimden mevsime değişiyormuş.
Nehir ulaşım ve ticaret amaçlı olarak Batı Çinden Vietnama kadar kullanılmaktaymış.

Mekong Deltası son zamanlarda bir "biyolojik hazine bölgesi" olarak nitelendirilmeye başlanmış. Yakın zamanda bölgede 10 bin yeni tür bulunmuş.

-----------

Mekong deltasını, Saigon'daki firmaların birinden 3 gündüz 2 gece olmak üzere paket bir program alarak gezdik. Bazen paket turlar bireysel gezmekten daha ekonomik olabiliyor, bu da öyle oldu. Tur kapsamında gidilen yerlere bireysel gitmeye çalışsa idik çok daha pahalıya mal olacaktı.

Sabah otelin kapısından bizi aldılar, otobüs ve ardından nehir üzerinde bir tekne ile, yüzen pazarlardan birini ziyaret ettik.




Aşağıdaki zengin turislerin teknesi. Bizimki değil.

Bizim tekne


Nehir kenarında kazıklar üzerindeki evler. Çok derma çatma ve çirkin mezbelelik bir görüntüye sahipler.


Nakliye amaçlı kullanılan tekneler.


Mavnalar üzerinde ağır yüklerde taşıyorlar.


Satıcı kayığı. Pervane çok uzun bir şaft ile motora bağlı. Motorda teknenin en arkasında bizim dümen koyduğumuz yerde. Genelde ayakta durup vücut ağırlığı ile motoru belli seviyede tutup kullanıyorlar. Bu kadar uzun şaftlı pervane olunca, çok dar alanda bile tekneyi döndürebiliyorlar.

Bizim tekneye kahve satan bir kadın. Çok pratik bir şekilde hazırladı kahveleri.




Benzin istasyonu.

Alışveriş tam gaz.






Kanal turunun ardından nehir içerisindeki adalardan bir tanesine geçerek, hindistan cevizinden nasıl tatlı şekerlemeler üretiklerini izleyip, su kanallarında kadınların kürek çektiği kayıklarla gezip, at arabasına binip, turistler için hazırlanmış, yerel müziklerin icrasını izleyip. turun organize ettiği yemeğimizi yedik. Ada toprakları çok verimli. Türkiye de görmediğimiz bir sürü meyve ağacına rast geldik. 

Rehberimiz arı kovanlarını anlatıyor.


Hindistan cevizinden şekerleme imalatı : 

Kabuk yerdeki bir kazık kullanılarak soyuluyor.


Birkaç aşamadan geçtikten sonra beyaz kısmının da suyu ve yağı çıkartılıyor. 


Çıkan malzeme ısıtılıp hamur kıvamına geldikten sonra şekillendirilip paketleniyor



Hindistan cevizinden yapılmış şekerlemeler son halinde. (sizin için epeyce tadına baktım, muhteşemdi)


Vietnam'da hamak çok yaygın kullanılıyor. Araç yollarındaki dinlenme yerlerinde yan yana asılı bir sürü hamak görebiliyorsunuz. Tek yapacağınız içine içine kıvrılmak. Foto da bebekleri uyutmuşlar.

Hindistan cevizinden saksılar

Yerel müzik icra eden sanatçılar


At arabaları ile gezinti
 

Öğle yemeğinde gelen balık 



Adadaki rastladığımız meyve ağaçlarından bir kısmı : 

meyvelerden, ismini bilen varsa beri gelsin


Dragon meyvesi.


Bildiğimiz muz

Hindistancevizi


Jack meyvesi. (Kesin jack isimli bir vatandaş keşfetti)

Ananas

Dragon meyvesi ağaçları.

İkram meyve tabağı

Kırmızı dikenlinin(Rambutan) içinden çıkan parçayı Ayşe lüp lüp götürür kene.

Turistlere ikram bitmedi. Sıcak yeşil çay, kurutulmuş muz, polen, bal, yeşil limon (lime)



Turistik atraksiyonlardan biri. Bizim de fotoğrafımız olsun.



Ada içindeki kanallarda kayık ile gezinti, kaptanımız. (Daha önce yazmıştık, Uzakdoğuda kadınlar için  beyaz tenli olmak asalet belirtisi, bu nedenle yüzleri dahil güneşte her yerlerini kapatıyorlar.)






Öğleden sonra Vihn Trang Tapınağındaki devasa buda heykellerini ziyaret ettik. Ağlayan, gülen, uyuyan, çok yiyip obez olan, fit bir görünümde olan. Sonuç olarak her insan bedenine uygun bir buda var. Kendine uyanı seçiyorsun.

Hem obez, hemi de gülen Buda.

Nedense göbek deliği de kocaman.




Buda fit görünümlü Buda.


Uykucu





Takip eden gün yine kanallarda gezinti ve noodle üretimi yapılan küçük bir atölye ziyareti.


Pirinç kabuklarını ziyan etmeyip ateş malzemesi olarak kullanıyorlar. 





Sıvı haldeki pirinç ununu saçların üzerinde pişirip levha haline getiriyorlar.


Güneşte kurutulma aşaması.


Kurutulmuş yaprakları makineden geçirip ince şeritler halinde kesiyorlar.

Ve sonunda noodle oluştu. Pirinç makarnası da desek olur.


Günün sonunda;
Chau Doc şehrinin  30 km güneybatısında zemini tamamen sudan oluşan doğa harikası Tra Su ormanını ziyaret ettik.

Kurak zamanda 1 mt (bizim bulunduğumuz dönem), yağmur mevsiminde 2 mt su derinliği oluyormuş. Bölgenin temizlenip ekolojik yaşama dahil olması için Avustralyalılar yardım etmişler.
Cajuput ağaçlarının bir ekosistemi olan 850 hektarlık Tra Su Ormanı ve yine paradisaos parkının bitki ve hayvanları için su dolu mangrov ormanı bir arada.
140 çeşit flora, 70 tür kuş, 11 tür hayvan, 25 tür sürüngen ve 23 çeşit balık çeşidine ev sahipliği yapan doğa harikası bir park.
Su yüzeyinde yer alan büyük yaprakları ile lotus çiçekleri ve yeşil gül benzeri yapraklarıyla su marulları suyu tamamen örtmekte ve çimenlik bir kara alanı görüntüsü vermekte.
Fotoğrafçılar için mükemmel görüntüler verecek olan bir doğa alanı. İster ormanı ile ister su dolu zemini ile ister kuşları ve böcekleri ile.












Amerikalı bir grup öğleden sonrası turuna eklendi. Bir çift 3 aylığına ev kiralamış, diğerleri de onlara misafir gelmiş. 3 ayı bitirmişler, son günleri değerlendirip, evlerine uçacaklarmış.
Bu şekilde uzun dönem ev kiralayanlar çok oluyor Vietnam ve yakın ülkelerde. Ekonomik ve akılcı bir tatil.





Tura başladığımız günün 2. saatinde otobüste aynı hizada oturduğumuz Vietnamlı çiftle samimi olduk. İngilizceleri yok, biraz cep telefon tercümesi, biraz Vietnamca, çoğunlukla tarzanca.

Çift bizden genç. Adam benim bacaklarıma bakıp, gülerek bana bir şey anlatmaya çalışıyor. Benim bacaklarımda diz altında kalan arka kasları gösteriyor (quadricep) , bir de kendi baldırlarını. Bak diyor senin diz altı benim baldırlardan büyük. Ne demek istediğini anladıktan sonra başladım gülmeye. Cep telefonundan bisikletli fotolarımı gösterdim, bisikletçi olduğumu anlattım.

Yolculuk devamında da yemeklerde molalarda hep beraber oturduk. 2. günün akşamı yemeğe beraber gittik. Yemek seçimini onlara bıraktık. Masaya her şey geldi. Yemeğe doyduk, artık yiyemez hale geldik. Bu arada etrafımızda turistler var kimisi de bizim gruptan, kıskançlıkla bizim yediklerimize bakıyorlar. Ertesi gün lokantada olanlardan biri ile aynı gemide Kamboçya ya gidiyorduk. "Dün akşam ne yediniz beee" dedi kadın bize.






3. gün sabahtan yine farklı bir yüzen pazara gittik. Bir de nehir üzerindeki evleri ziyaret ettik. Evlerin avlusunda aşağıya nehrin içine doğru demirden bir kafes ve içinde canlı balıklar var. Yani balık çiftliği mantığı orada besliyorlar. Taze balığa ihtiyaç oldukça oradan yakalıyorlar.

Mekong turu sonu   .................