üst menü linkler

Sapa Vietnam


Hanoi'den otelden aldığımız paket turla Vietnam'ın kuzey batısındaki Himalaya eteklerindeki dağlık bölgeye gidiyoruz. 

Fransızlar tarafından hem Çin'e geçiş kapısı hemde sıcaktan korunmak için yayla evleri olarak kullanılmak üzere 1922 de kurulmuş. Günümüzde ise turizm merkezi haline gelmiş.

Sapa'yı bu kadar meşhur eden ise, köylü sakinlerin, uygun tepeleri sekiler halinde düzenleyip bu sekilerde pirinç yetiştirmesi. Mevsimine göre büyümüş pirinç sapları ya da dikim öncesi bu seki havuzların su ile doldurulması enteresan görüntülere neden oluyor.

Vietnam'ın turistik tanıtımında Sapa fotoğrafları muhakkak en önde yer alıyor. Yamaçlarda pirinç üretimi için yapılan teraslamalar fotoğrafçılar için muhteşem görüntüler veriyor. Hele pirinç hasat zamanı ise daha da güzel. Biz maalesef dikim zamanında oralarda idik.

Aynı zamanda Vietnam'ın en yüksek dağları da bu bölgede 3000 metrenin üzerinde. Günü birlik yürüyüşler, trekking, ya da yüksek dağ tırmanışları burada çok yaygın yapılıyor.

Dağlık yerleşim yerleri nedeni ile birbirinden farklı diller konuşan etnik azınlıklarda burada yaşıyor. Hmong , Dao (Yao) , Giay , Pho Lu ve Tay . Sapa bu köylülerin buluşma noktası. 

Gelen turistler çoğunlukla 5-15 km mesafedeki köylere gidip köy pansiyonculuğu sisteminde köy evlerinde kalıyorlar. Yürüyemeyenler ise Sapa merkezdeki otellere yerleşiyorlar. Sapa deniz seviyesinden 1500 mt yukarıda. Sık sık bulutlarla kaplanıyor ve sisler içerisinde kalıyor. Sapayı güneşli yakalamak şans işi ve biz şanslı idik. Gitmemize yakın hava bulutlanmaya başladı. 

Sapa'yı bizim için ayrı kılan bir özellik de ilk defa yataklı otobüse binişimiz.

Otobüs içinde ortada ve pencere kenarlarında olmak üzere 3 sıra ranza sistemli yataklı koltuk bulunuyor. Yaklaşık 36 kişi kapasiteli. Tuvaletde otobüsün en arkasında. Koltuklar biraz diş hekimi koltuğu tarzı. Otobüse girerken ayakkabılar çıkartılıyor ve poşetlere konuyor.  Her yolcuya da ince polar bir örtü ve 1 şişe su veriliyor. Yataklı otobüs biletlerini kombine olarak ta alabiliyorsunuz. 5-6 ayrı yerde inip tekrar binecekseniz buna uygun bilet alıp, binmeden önce rezervasyon yaptırıyorsunuz. Alt katlar tavandaki ışıkları engellemek için daha korunaklı, ayrıca tuvalete gidip gelmek için daha pratik. İlk Sapa seyahatimizde en arka da yer vardı mecburen orada seyahat ettik. Daha basıktı  Daha sonraki seyahatlerımız de ne yapıp edip her seferinde otobüs ortasındaki  alt katlara yerleştik. Hatta bir seferinde öne yakın oturmuştuk görevli bayan geldi sizin yeriniz üst kat dedi. Bilette numara yazmıyor dedim. Benim ofisimde yazıyor dedi. Beni ilgilendirmez dedim, epeyce bir süre karşılıklı bakıştıktan sonra pes etti ve alt katta devam ettik. Öne yakın alt katları boş bırakıp, yoldan ördek topluyorlar ve önlere yerleştiriyorlar. 

Bu arada otobüs biletleri içinde pazarlık yapıyorsunuz 1200VDN fiyat biçilen bileti uzun pazarlıklar sonucu 780VDN ye alabildim. neyse bu kadar otobüs hikayesi yeter Sapa'ya devam.





Paket programı Hanoi'de kaldığımız otelden aldık. Tanımadık acentadan hizmet almaktansa kaldığınız otelden bu tür bir program alırsanız en azından tanıdığınız bir muhatabını oluyor. 2 gece 3 gün olmak üzere, 1 gece ev pansiyonda 1 gece otelde kalmayı tercih ettik. 

Sapa'ya vardığımızda otobüs bizi bir noktada bıraktı.  Yerel rehber gelecek üzerinde isminiz yazan bir kağıt gösterecek sizi alacak dediler. Yaklaşık bir saat rehberi bekledik gelen giden yok. Neyse oteli arayıp rehberi bilgilendirmelerini istedikten 10 dakika sonra yöresel kıyafetleri ile rehberimiz bize ulaştı.

Uzun bir yürüyüş olacağını düşünerek, eşyalarımızın bir kısmını daha sonra kalacağımız otelde bırakarak sırt çantamızın yükünü haiflettik.

Şehrin içinden çıkarak kalacağımız köye doğru yola çıktık. Mu'nun ingilizcesi oldukça iyi idi. Daha çok konuşmaya odaklandıkları için anlama kapasiteleri genel olarak daha düşük. Bu sırf Mu için geçerli değil. Genel olarak Hindiçin yarımadasında geçerli. Ve de sizi anlamış gibi baş sallayıp evet diyorlar. Aslında biran önce sizi başlarında def etmeye çalışıyorlar, çoğunlukla da ne söylediğinizi anlamıyorlar. En son kaldığımız otellerinden birinde görevli bayan arkadaşını göstererek o her şeye evet der ama anlamaz diyordu bana. Yani kendileri dahi olayın farkında. Neyse çok uzattım yine.



Şehrin içinden çıkarken yerel kıyafetleri ile yaptıkları el ürünlerini  satan yerel kadınlar. Daha çok nakış türü işler satıyorlar.



Evet yola çıkar çıkmaz, teraslamalardan oluşan pirinç tarlaları (belkide havuzları) karşımıza çıktı.


Mu asfalttan mı yoksa kestirmeden mi gidelim diye sordu, eeee dağda tanışmış bir çift olarak kestirme patikadan diye cevapladık. Aşağıdaki foto da gördüğünüz yola saptık. Yolumuzun 5 km olduğunu söyledi. Bu arada yanımıza köylüsü bir kadında takıldı. Daha önce okuduğum bilgilerde bu kadınların bir şeyler satmak için kilometrelerce sizinle beraber yürüdüklerini bir şey almadan da ellerinde kurtulanamadığı yazıyordu. Göreceğiz bakalım sonunu...!


Aşağıdaki fotolarda pirinç teraslarından bol bol var.  Hasat zamanı görüntülerini merak ederseniz hazreti google'a Sapa Vietnam  diye yazın. Hasat zamanı sarı renkli fotolar dan görürsünüz.










Yerel halkın yaşadığı evlerden biri. Yol üzerinde bir de kreşten geçtik.





Bizim 5 km oldu 11 km. Bu arada 8. km de bize takılan kadın ayrılacağını söyledi ve çantasından çıkardığı örtüleri bize satmaya çalıştı. Almayacağız desekte bir türlü ayrılmıyor. İlla alacaksınız diye tutturdu. Sonunda pes etti ve bizi bıraktı. Bizim rehberde olaya hiç müdahele etmedi.

Hava karadıktan sonra köy evine ulaştık. Mu'nun evinde kalacağımız düşünüyorduk, evi müsait değilmiş. Mu da bizimle beraber aynı evde kaldı. Onun özel odası vardı sanırım. Ev sahibemiz bayan bizim için çok lezzetli yemekler hazırlamıştı. Özellikle kalın sarılmış sigara börekleri muthişti. Uzun bir yol yürümüş olmanın verdiği yorgunluk ve saatin geç olması nedeni ile  fazla yiyemeden masadan kalktık. Nasılsa sabah kahvaltısında devam ederiz dedik.

Akşam yemeği, evin salonu ve  salonun içindeki balkonlarda yer yataklarımız.






Sabah kahvaltıda,  akşam yeterince yiyemediğimiz böreklerden yeriz derken kadıncağız önümüze krep, muz ve bir parça bal koydu. Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde önümüze geleni yedik mecburen. Kendileri ise klasik çorbalarından içiyorlardı
Kaldığımız köyden manzaralar.








Takip eden gün yine yürüyüşümüz vardı Bu sefer biraz daha kısa. Yolun bir kısmınıda araç ile döneceğiz. Programda bambu ormanı ve şelale var.

aşağıda bambu ormanı, bizim oralardaki kargı ormanlarının biraz daha hallicesi. Şelale ise fazla basitti fotoğrafını bile almadık.









Yol üzerindeki satıcı küçük kızlar çok yapışkan. Birşey almadan ellerinden kurtulmak çok zor. Bir tanesinin sattığı bir şeyle biraz ilgilenirseniz beşi daha gelip aynı ürünü gözünüze sokuyor. Çareyi Mu yu çağırıp kızları göndermesini söylemekte bulduk.





Son gün Sapa merkeze çok yakın şelalelerin ve su çarklarının olduğu mesire yerini ziyaret ettik yine Mu'nun rehberliğinde.






Yerel gisileri giymiş bir japon kızı.



Suriye'de savaş öncesi Hama'da ziyaret ettiğimiz Naura Çarkları gözümüzün önüne geldi. Buradakilere göre çok daha gelişmiş idi. Akibetleri ne oldu acaba?




Bambu flütlerden ses çıkarmaya çalışırken


Mangal kültürü bütün uzak doğuda çok yaygın.  Aşağıda fotoa görülen şişlere geçirilmiş etleri bir çok yerde gördük. Aklımızın almadığı sıcak havada bu etler nasıl bozulmuyor? Uzun süre açıkta dayanıyor. Bir kaç defa test ettik. Herhangi bir bağırsak problemi yaşamadık.



Sapa'dan ayrılmadan önce merkezdeki göl üzerinde bulutlanmalar başladı ve bir anda hava değişti. Biz çok şanslı idik






Bu da Sapa'nın aktarı, hangi bitki hangi hastalığa iyi gelir.


Dönüşümüzde yine yataklı otobüs ile oldu. Sevdik biz bu yataklıyı. Bir avantajı da geceyi yataklıda geçirip, otel masrafından kurtuluyorsunuz. Tabii pimpirikliler için uygun bir araç değil.   Gürültü için kulağınaza tıkaç, ışık için gözünüze uyku gözlüğü, çeşitli kokular için burnunuza tıkaç takabiliyorsanız, ayağımı biraz uzatırsam uyuyabilirim diyorsanız, sizde de bu otobüslerde seyahat edebilirsiniz.

Sapa hikayemizin sonu.......