Hoi An'dan bindiğimiz yataklı otobüsümüzde mışıl mışıl olmasada yinede uykumuzu almış bir şekilde Nha Trang ( Nahçay okunuyor) da iniyoruz.
Bir arkadaşımız aracılığı ile bildiğimiz sonra da facebook üzerinde yazışa yazışa arkadaş olduğumuz Nha Trang'a yerleşmiş Selim Karaçay'ın otelini bulup kendisi ile tanışıyoruz.
Hem İzmir'li olması hem aynı kafada olmamız sayesinde hemen kaynaşıyoruz.
Selim bize hemen zeytin, peynir domates, yumurta ekmek, ve klasik çaydan oluşan bir kahvaltı ikram ediyor.
Nha Trang, Vietnamda, deniz turizminde en popüler şehirlerden biri. Sahil düzenlemesi yapılmış. Geniş bir kumsal, arkasında ağaçlar altında gölgede yürüyebileceğiniz bir bant ve onun arkasında tesisler. Plajın bazı kısımlarında şezlonglar var. (Türkiye'deki gibi tüm plajı kaplamıyor.) Deniz sakin gibi görünse de, sahilde enerjisini boşaltan dalgaların yüksekliği 1 metreyi buluyor.
Nha Trang'da turist çok. Turistlere yönelik yiyecek sektörü de çok gelişmiş. Devasa restoranlar, açık büfe, yiyebildiğin kadar ye sisteminde. Kişi başı 10 usd. Her türlü kırmızı beyaz et, deniz ürünleri ve daha önce hiç tatmadığımız, timsah, yılan ve kurbağa etleri. Deniz ürünlerinde de bir sürü kabuklu, ama onların isimlerini bilemediğim için yazamıyorum. Masanın ortasında mangal kömürü koymaya uygun bir mangallık var. Görevli masaya yerleştirip, içine hazır kor olmuş kömürleri yerleştiriyor, gerisi size kalmış. Açık büfeden istediğini al ve mangalda keyfine göre pişir.
Bize Vietnam rakısı ikram etti. Rengi değil ama tadı çok benziyor. Aynı bizimki gibi sulandırarak içiliyor.
Bir de kurbağa bacağı ziyafeti.
Bir günümüzü 30-40 km mesafedeki Yang Bay şelalesine ayırıyoruz. Motor kiralayıp günübirlik gidip geliyoruz.
Nha Trang izlenimlerimizin sonu.................................