üst menü linkler

Hanoi Vietnam

Geceyarısını geçiyordu, Hanoi'ye ulaşabildik. Otobüs merkeze yakın bir noktada bizi bıraktı. Etraf sakindi, yoldan geçen araçlar vardı sadece. Ara sokaklara girdik sırtımızda çantalar yürümeye başladık.  İçerlere doğru geçtikçe kaldırımlarda yada kapı önlerinde oturan insan sayısı artmaya başladı. Yerel oldukları belli idi. Sokaklar gittikçe hareketlendi sesler ışıklar arttı. Kendimizi bir anda hayatın sokakta olduğu bir yerde turistlerin çoğunlukta olduğu bir yere geldik. Kafayı bulup kendinden geçenler, yemeğe devam edenler ve yoldan vızır vızır geçen motorsikletler. ( Burada motorlar Çin'deki gibi akülü değildi. ) Motosikletler genelde çift çift geziyorlardı ve üzerlerin de iki kişi vardı vede yan yan sohbet ediyorlardı. sanki bir arabada 4 kişi gidiyormuş gibi.  Maps.me programı sayesinde otelimiz kolaylıkla bulduk.




Otele yerleşip, sabah erken kendimiz sokağa attık. İlk gördüğümüz manzara aşağıda. 



Ardından dikkatimizi çeken baget ekmekler oldu. Çin'de ekmeğe hasret kalmıştık.




Devamında kaldırım üzerindeki sokak satıcıları dikkatimiz çekti. Çoğunlukla, hatta, %99'u kadınlardan oluşuyordu.

















Sokaklarda kaldırımları satıcılar ve müşteriler kullandığı için, motorsikletlerde yol kenarına park etmişti. Yayalar ancak yolun ortasından hareket halindeki motorsikletlerle beraber  yürüyebiliyordu.





Sokakta seyyar satıcılarda mevcuttu, omuzların da taşıdıkları kefeler üzerinde her türlü malzeme bulunabiliyordu. Hatta bir kefede mangal, diğer kefede mutfak malzemeleri taşıyan seyyar lokantalar bile gördük.



Dikkat çeken bir başka olay ise, özellikle kadınların kullandığı koni şeklindeki bambu dan yapılmış Şapkalar.










Burada da börekleri kadınlar yapıyor.  İçine de sebze veya et, isteğe göre. Böreğin hamuru pirinç unundan yapılıyor, bizim baklava yufkası gibi incecik. Yağda kızartılıp servis ediliyor. Sizin için tadına baktık. Lezzet muhteşem.




Sokak lokantalarında, mutfak, ocak, masalar, tabureler ve müşterilerde dahil olmak üzere, her şey kaldırımın üzerinde idi. Masa ve tabureler yere çok yakın olup, otururken epeyce zorlandık. Kaldırımın arkasındaki dükkanlarda başka malzemeler satılırken, kaldırımda farklı şeyler satılabiliyordu ve dükkan sahipleri burası bana ait demiyordu.

Yerel halk evde yemek yapmayıp, sokaktan yemek yiyor. Hem daha ucuza denk geliyor hem de taze taze.

Beyaz eşya satıcılarında bulaşık makinesi bulunmuyor.  Hongkong'daki yeğenimden biliyorum. Devasa çamaşır makineleri ve kurutma makineleri ise mevcut.





Midemizden sinyaller gelmeye başlayınca, sokaktaki ikinci (1. deneme Nanning de idi.)  denememizi aşağıdaki çorba (Pho Bo) ile yaptık. Etli kemik suyunda kaynamış, noodle, sebzeler, taze soğan, acı yeşil biber ve et parçalarından oluşan çok lezzetli bir yiyecek. Ben tedbirli davranarak önce bir tane sipariş verdim. tadına baktıktan sonra ikinciyi de aldık.  Aynı çorbanın tavuklusu ve deniz ürünleri içeren de oluyor. Yerel halk tarafından sabah kahvaltısı bu tür çorbalar ile yapıyor.




Aşağıdaki foto da bizim lokantanın arka mutfağı :)



Yemekte kullanılan çubukların bulaşık durumdaki hali.




Aşağıdaki foto da bizim bulaşıklar yıkanıyor.  :)






 Hanoi  

1954-1976 yılları arasında Kuzey Vietnam'ın başkenti idi. Daha sonraları da Fransız sömürge yönetiminin merkezi oldu. 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya tarafından işgal edildi. 1976’dan beri de Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti'nin başkenti.


Nüfusu 6,5 milyon. Vietnam’ın ikinci büyük kenti. Birincisi Saigon yada yeni ismi ile Ho Chi Min City. Hanoi için güneydoğu Asya’nın yükselen yıldızı deniyor.

Şehir, merkezinde Hoan Kiem gölü yer alıyor. Zaten şehir de onun etrafında gelişiyor.  Hoan Kiem Vietnam dilinde “iade edilen kılıç” demek. Efsaneye göre Çinli’lere karşı savunma yapabilsin diye Tanrılar o zamanki krala tarafından büyülü bir kılıç gönderiyor. Kral gölde saltanat kayığı ile mehtapta gezerken dev bir kaplumbağa gölden çıkıp kılıcı alıyor ( nasıl becerdi ise, neyse efsanin gerçekliği sual edilmez) ve gölde kayboluyor. Tanrılara geri iade ettiği söyleniyor. Hatta bazen ortalıkta hiç kimse yokken göl yüzeyine çıktığı oluyormuş. 

Aşağıda gölden bir bölüm ve Hanoi'nin simgesi olan Kaplumbağa kulesi (Thap Rua) . 1400 lerde Çinlilere karşı Vietnamı kurtaran yerel kahraman Le Loi anısına gölün içindeki kayalığın üzerine inşa edilmiş.

Meraklısına not : Vietnam ile Çin arasında devamlı savaşlar olmuş, ve halende gerginlik devam etmekte. Sanırım bu nedenle nereye gitsek her yerde Vietnam bayraklarını gördük. Harita da Güney Çin denizi diye geçen bölgeye Vietnamlılar Güney denizi diyorlar. Güney Çin denizi denirse tepki gösteriyorlar.  Çin şu sıralar kıta sahanlığının çok dışındaki kayalıklara benim diye işgal edip askeri üsler kuruyor, Vietnamlılar da karşılık vermeye çalışıyorlar, ama tabii ki karşısındaki devasa Çin.

Göl çevresi Hanoililer için toplantı, mesire yeri, eğlence yeri ve spor yeri olarak kullanılıyor. Sabah gün doğumunda buraya gelen yerel halk ve hatta turistler spor yapıyorlar, hatta sabahın köründe dans ediyorlar. Bir sabah bizde erken kalkıp kendilerine eşlik ettik. Videolarda izleyebilirsiniz.

Hem gündüz hem gece fotoğrafçılar için güzel görüntüler oluşturan bir mekan.






zds




Sabah sporu yaparken yüzünü tokatlıyan bir kadın. Yerel halk arasında vücuda küçük darbelerle hafif hafif vurmak çok yaygın














Göl kıyısında yer alan Ngoc Son tapınağı da çok popüler. Kırmızı bir köprü ile göl kenarına bağlanıyor. Bu köprü üzerinde Vietnam kadınları fotoğraf çektirmeyi çok seviyor.

Vietnamlı kadınlar, (genelde uzakdoğulu kadınlar) beyaz tenli olmayı seviyorlar. Onlar için beyazlık güzellik sembolü. Güneş varken her bir yerlerini örtüyorlar. Ama gece olunca makyaj yapıp çok güzel kıyafetler giyiyorlar ve giydikleri vücutlarına yakışıyor. Gezdiğimiz Hindiçin yarımadasında en alımlı ve en güzel giyinen kadınlar  Vietnamlılar idi.

Aşağıdaki fotodaki kırmızı köprü fotoğraf için çok popüler noktalardan biri.




Bayan, bisikletli temizlik görevlisi. Bisiklette ikaz lambası bile mevcut. Ellerinde bir maşa oluyor ve çöpleri onunla topluyorlar. Bisikletin üzerinden inmeden elindeki maşa ile çöp toplayanı da gördüm.



Sokak temizlik emekçisi görev başında. Keşke her yerde böyle emekçiler olsa. :)



Merkezin biraz daha dışında, daha çok yerel halkın takıldığı bizim kahvehane tarzı yerler keşfettik. Burada şişe veya teneke değilde taze bira satılıyordu. Bir bardağı 10000 Dong, yani 1,5 Tl idi. Bunları keşfettikten sonra bir emekli olarak burayı bira mekanı olarak, tek geçtik. Bir alttaki fotoda da kahvehaneye takılanlar.





Elektrikli yada kömürlü masanın üstünde bir mangal ve kendin pişir kendin ye. Birinci ve 2. fotoda kırmızı etlere takıldık mangalda.










Buda başka bir mekan bu sefer mangalda deniz ürünleri. 







Öğlen molasında çevre iş  yerlerinden çıkanlar alçacık taburelerde oturup sohbet ederken çiğdem çitleyip, çöplerinide yere atmakta iken.





Sadece yeyip içmedik, arada dolaştığımız da oldu. Amerikalıların Vietnamı işgali sırasında vietnamlıları hapsettikleri ve işkenceler yaptığı hapishane. Coniler arasında Hanoi Hilton diye adlandırılıyormuş.

Hoa Lo hapishane müzesi.


İlk Fransızlar tarafından 1896 yılında inşa edilmiş. Amerika savaşında Vietnamlılar tutsak edilmiş, en son ise Amerikan pilotları burada esir edilmiş. Pilotların kıyafetlerinden kalanlardan bir kısmı sergilenmekte idi. Hatta burada tutsak olan Pete Peterson isimli pilot 1995 de ABD Vietnam konsolosu olarak atanmış.




Ayaklarından prangaya vurulmuş mahkumları temsil eden heykeller.




Budizm den sonra Hiristiyanlıkta inanç dünyasında yaygın. 
Gözümüze pek sevimli gelmeyen bir kilise.  İçine bakalım dediğimizde yemek molası tatili imiş.


Paket programla gelip halkın arasına karışmadan, sokak yemeklerini tadmadan, yerel halka tepeden bakan turisler için akülü minibüs..


Aşağıdaki fotoda görülen bisiklet tuktuklar çok yaygın. Çok sırnaşık oldukları için fotolarını çekmek içimizden gelmemiş herhalde arşivde sadece bir tane bulabildim. Paket programla gelip halkın arasına karışmayan turistler için tuk tuk kafileleri eski şehrin labirent sokaklarında dolaşıyor. İlk defa Hanoi sokaklarında dolaşan o turistlerin yüzlerindeki şaşkın ifadeyi keşke fotoğraflayabilse idik. Bizim onların yüzlerinde gördüklerimizi özetleyebilirsem Büyük ihtimalle kafalarından geçenler.....!

  • Ben neredeyim? 
  • Burada ne arıyorum? 
  • Yok artık böyle birşey de mi var belgelemeliyim...  
  • Aaa dibimizden geçen motor bize çarpmaz dimi?  
  • Bu sokak yemeklerinden biraz tadsam mı acaba? yok yok mideyi bozmayım, zaten çok kirli görünüyor.
  • Burada nasıl yaşıyorlar?
  • Tuktuk şoförü beni kaçırmaz dimi? Aman diğerlerini gözden kaçırmayım...





    Vietnam imalatı kopya marka outdoor malzemeleri çok güzel görünüyorlardı. Fiyatlarıda çok makuldu. Sırt çantası ile dolaştığımız için ve uzun vadeli bir turda olduğumuz (ekonomik) için alamadık. Çok güzel montlar, pantolonlar ve sırt çantaları vardı.Bazı dükkanlar ise orjinal satıyoruz diyorlardı. Onların fiyatları çakmaların 10-20 katı idi.


      Vietnam şapkaları, aşağıdakiler süs versiyonu...





        Zevkli el sanatı ürünleride çoktu.



        Hanoi seramik yolu. 4 km uzunluğunda bir duvar tamamen seramikten imal edilmiş figürler ile donatılmış. (ne akla hizmetse). 2007 de başlanmış 2010 da bitmiş. Yerel ve dışarıdan bir çok sanatçı çalışmış. Vietnam'ın geçmişten bugüne değişik dönemlerini anlatıyormuş. Guinnes rekorlar kitabını da Dünyamızdaki en uzun seramik duvar diye de girmiş, kendilerini tebrik ediyoruz.








        Hindistan'da da görmüştük. Bambular çok sağlam ve esnek olduğu için inşaatlarda iskele kurmak için kullanılıyordu. Burada aynı şekilde kullanılıyor.


        Tütün tüttürmek için aşağıdaki bambu tüttürme aletini kullanıyorlar. (çok tüttü kullandık galiba).



        Ulaşımda motorsiklet kullanıldığı için hali ile oto yıkayıcıları yerine motor yıkayıcıları olacak.



        Uzakdoğu belgesellerinde hep görmüştüm, tren geldiği zaman rayların üzerindeki pazar geçici olarak toplanır ve tren geçer, ardından hemen rayların üzerine pazar tekrar yayılır. Nerede olduğunu hatırlamıyorum ama Hanoi'deki bir parça andırıyor.





        Hanoi maceramızın sonu .   Bir başka şehirde görüşmek üzere......:)