üst menü linkler

Guangzhou Çin

Rahat bir yolculuk sonrasında doğu istasyonuna vardık. 

Daha önceden haberleştiğimiz Ozan ve Çinli eşi (Eva) bizi karşıladı.


(Yabancılar ile irtibatı olan her Çinlinin muhakkak bir veya daha fazla yabancı ismi oluyor. Çünkü yabancının Çince ismi telaffuz etmesi çok zor. Eva'da "Jian Shuhua"nın Avrupalı ismi, bu arada kızılderili hikayelerinde okuduğumuz gibi, GülenAy, YükselenGüneş gibi komik takma isimlere de rastlamak mümkünmüş.)



Metro hatları ile eve en yakın istasyonda indik. Ardından da aşağıdaki fotoda görünen akülü minübüsler ile eve ulaştık. Yol üstünde yine çiçek pazarı ve yeni yıl için kullanılan üzerinde meyveli narenciye ağaçları.

..



Akşam Eva'nın anne ve babasının misafiri idik.

Anne baba bize çok samimi davrandı. Ayrıca Eva'nın amca ve 
yengesi de yemekte bizimle beraberdi.
Baba ve amca devamlı gülüyorlardı. Baba bizi yeşil çay içme serenatına davet etti.

Bir sehpanın üzerinde yeşil çay seti duruyordu. fotoda görebilirsiniz.

Yeşil çayın olduğu bir demlik ve kulpsuz küçük fincanlar ve bunların hepsi özel bir ahşap tepsinin üzerinde. Ahşap tepsiye bağlı olan bir hortum dikkatimi çekti, bir anlam veremedim.


İlk sıcak suyu demliğe koyup çayın demlenmesini beklemeden demlikten akıttığı ilk çay suyu ile fincanları yıkadı. Sonrada fincanlardaki suyu tepsinin üzerine döktü. O zaman tepsiye bağlı hortumun fonksiyonu ortaya çıktı.


Demliğe ikinci sıcak suyu koyduktan sonra fincanlara döktü ve bize ikram etti. Fincanlar boşaldıkça beklemeden tekrar doldurdu. Demlikte su bittikçe tekrar sıcak su ekledi. Bu böyle biz duruncaya kadar devam etti. 

Çayımızı içerken evi inceledik. Büyük LCD ekran tv, ekranda magazin programı açık ama kimse bakmıyor. Odanın bir köşesinde dua etmek için etrafı çiçekler ile süslü küçük bir buda heykeli. Heykelin önünde tütsü birkaç meyve ve içecek mevcuttu.


Evde ahşaptan yapılmış oymalı ağır koltuklar. 

Ama koltuk üstünde döşeme veya minder yok. Direk tahtanın üzerine oturuluyor. Sanırım hava sıcaklığı ve nemden dolayı böyle rahat ediyorlar. Ve bu mindersiz koltukları daha sonra ziyaret ettiğimiz ülkelerin tümünde gördük.


Yerde halı kilim yok, ayakkabı ile eve girilebiliyor. evin birde kedisi mevcuttu.


Çaylarımızı içerken diğer bir sehpaya İngilizce "hotpot" denen elektrikli ısıtıcı ocak yerleştirildi. Üzerine kocaman bir tencere ve içinde de önceden ısıtılmış kaynar su.  Ayrıca tabaklar içerisinde çiğ karides, küçük parçalara ayrılmış kemikli tavuk. değişik yeşillikler.
Mutfak tarafında da pilav makinesinde (buhar ile pişiriyor) pilav hazır idi.


2. sehpanın başına tahta koltuklara oturduk, tencereye çiğ  etlerin çubuklarla atılıp kaynamasını seyrettik. Bu arada küçük reçel tabağı boyutunda değişik soslar sehpaya dağıtıldı.


Etlerin rengi değişirken otları da tencereye attılar. Hatta ildiğimiz marulu bile tencerede haşladılar. Aynı tencerede tavuk, karides ve otlar haşlandı ve soslara batırılarak yenmeye başlandı. 



Suya karışan karides ve tavuğun lezzeti sonradan haşlanan otlarada çok lezzet verdi. Gayet lezzetli ve sağlıklı bir yemekti.



Eva'nın babası kendi yaptığı şarabı da (vermut kıvamında) ikram etti.


Arada isteyene yasemin pirincinden yapılmış yağsız tuzsuz ama lezzetli  pilav ikram edildi. İsteyen soya sosu ya da diğer soslarla pilava değişik tadlar ekleyebiliyor.


İlk defa gördüğümüz bu pişirme tekniğini gezimizin devamındaki ülkelerin çoğunda gördük.

/>
..... /> />
/>
/>




Eva'nın ailesi her pazar geleneksel olarak ailecek kahvaltı ve eğlence amaçlı 10 km mesafedeki nehir üzerinde bir adaya gidip oradaki devasa tesiste kahvaltı yaparlarmış.

Sağ olsunlar bizi de beraberlerinde götürdüler. Gittiğimiz mekanda bizden başka yabancı yoktu. Fotolar dan da göreceğiniz üzere çok çeşitli yiyeceklerin hazırlandığı devasa bir mutfak, salon ve loca odalar. Yeşil çay ritüeli ile başladık kahvaltıya. Fincanlar, çubuklar yeşil çay ile yıkandı ve ardından fincanlara yeşil çay dolduruldu.

Bir sürü hiç tatmadığımız yiyeceğin tadına baktık, bir süre sonra hepsi birbirine karıştı, hangisi hangisi idi.Turist olarak gelsek böyle bir hikayeyi yaşamamıza imkan yoktu.



Kahvaltıdan sonra adanın içlerine yürüdük, doğal ortamda gezinen tavuklardan satın aldık ve ardından direk bahçeye giderek ağaçlardan yıldız meyvesi topladık.


Bu arada ailenin en küçüğü Hektor'da el üstünde tutuluyordu.

Fotodo şeker kamışı kemirirken ve yıldız meyvesi yerken.



(Meraklısına not : Çin'de uzun yıllar aile planlaması katı kuralları ile birden fazla çocuğa izin verilmemiş, Doğum öncesi cinsiyet belirlemek yasak olmasına rağmen, bir şekilde cinsiyet öğrenilip, erkek bebeklere öncelik verilmiş, buda erkek kadın nüfus dengesini bozmuş. Özellikler doğurgan yaşta olan kadın sayısı yüzdesel çok azalmış. Günümüzde 2. çocuğa da izin verilmiş. Yinede erkek çocuk daha bir el üstünde tutuluyormuş.)


Eva ve Ozan ve Eva'nın ailesine tekrar teşekkürler.

Mekana ve yiyeceklere ait fotolar : 


/> />
/>
...........




Kahvaltı sonrası yakın bölgede eskiden köy iken, şimdilerde şehir sınırları içinde kalmış bir yerleşim yerini ziyaret ettik.









Gün bitmeden Guangzhou müzesini de ziyaret ettik.


Guangzhou Müzesi
1959'da kurulan ve 43.000 metrekarelik bir araziye sahip genel bir müze.
Birkaç farklı sergi içermekte. İngilizce açıklama yok denecek kadar azdı.


Zemin katta, geleneksel Şiwan (Foshan) tarzında yapılmış modern seramik figürler, ahşap oyma sanatı ve Çin hat sanatında kullanılan fırçalar, yazı örnekleri ve yazı masası sergilenmekte.

"Chaozhou ahşap oymacılığı" tarihi sergisinde, ahşaptan özenle oyulmuş nesnelerin yanı sıra ahşap oyma tarihi ve sanatta kullanılan farklı teknikler açıklanmakta. Ahşap oymaların her biri altın suyu ile kaplanmış.

Üst katta, tarih öncesi çağlardan günümüze kadar Guangzhou kentinin tarihine adanmış bir bölüm var.

Guangzhou, daima yabancı uluslarla ticaret merkezi olmuş ve yarı-sömürge yıllarının nesnelerinden çoğu İngiltere'den gelmiş. (kartpostal, resim ve diğer belgeler).
Zengin bir ürün yelpazesine sahip olan müzenin girişi de ücretsizdi.




............ />

Eskiden kullanılan Yastıklar, Eva çocukluğunda buna benzer tahta yastıkları görmüş.

Yeşil çay içme seti

Yazı Seti



Müze sonrası birde Kore lokantası ziyareti : 


Masaların ortasında yuvarlak bir mangalın gireceği boyutta bir delik mevcut. Buraya mangal konup, içinede hazır yanmış, kıvamında kömürler yerleştirilip, kor ateş üzerinede metal kapak kapatılıp, kendin pişir, ister ye ister ikram et sana kalmış.

Ayrıca her mangalın üzerinde bir baca mevcut, sağ sol masa kokuları bizdeki gibi birbirine karışmıyor.







Guangzhou şehrinin modern binalarının ve verici kulesinin olduğu bölgeden gündüz ve gece fotoğrafları










3. Gün Guangzhou ile arası birleşmiş olan Fushian şehrini ziyaret ettik. Buraya gidiş amacımız : 


IP MAN filmini seyredenle belki hatırlayacaklardır.

Kung FU ustası Yip Man'ın mekanını ziyaret etmek.



Wing Chun dövüş sanatını açık bir şekilde dış dünyaya öğreten ilk Kung Fu ustasıdır. Aralarında Bruce Lee'ninde bulunduğu bir çok kişiyi yetiştirmiş. Onun yaşadığı şehir Fushan ve okulu.

Okulda seyirciler için belli saatlerde gösteriler yapılıyor, kızlı erkekli öğrenciler, Kung Fu hareketlerini sergiliyorlar.


Ayrıca geleneksel Çin Aslanı dans gösterileri var. Arslan giysisinin içinde 2 genç oğlan var. Arkadaki güçlü kuvvetli ve iri, öndeki hafif ve kısa. Seyirciler Arslanın ağzından para veriyorlar, öndeki oğlanda onlara bir niyet mektubu türü bir kağıt veriyor. 




Eva ve ailesi geleneksel yeniyıl kutlaması için her sene toplu olarak kaplıcaya giderlermiş. Topluca derken bir büyük otobüs dolusu kişi ile. Otobüs kiralıyorlarmış.


Evlerini bize emanet ederek geleneksel toplantılarına gittiler.



Guamgzhou daki 4.günümüzde geleneksel toplantıya gitmeyen amca ve yenge ile beraber Mao'nunda müdavimi olduğu meşhur Nan Yuan restoranta kahvaltıya gittik. 

Lokanta 1963 yılından beri faal.

Geleneksel Çin pencereleri, mobilyaları, bahçesi ile muhteşem büyülü bir atmosferde çok şık dekore edilmiş.
Duvarları ile sokaklarda tecrit edilmiş, son derece saygın bir lokanta.

Büyüklü küçüklü salonlar mevcut. Çok büyük bir kapasiteye sahip olmasına rağmen hafta sonları müdavimleri kuyrukta bekleyerek giriyorlarmış.



Amca ve yenge sadece Çince biliyorlar bizde de Çince yok. Dillerini bilmediğimiz bir çift ile böyle bir deneyim yaşamak gerçekten enterasandı. Vücut dili, biraz cep telefonundaki tercüme programı ile gayet keyifli bir kahvaltı daha yaptık.



Mekandan fotolar : 


/>
Belki Mao'da bu koltuklarda oturmuştur.


Amca ve Yenge'ye teşekkür edip yanlarından ayrıldık ve şehri gezmeye devam.İstikamet Schuman Adası.    Kolonici emperyalist dönemde gelen sömürgeci ülkelerin vatandaşlarının kendileri için yaptığı görkemli konakların olduğu kanallarla şehirden ayrılmış bir ada.


Sömürge döneminden sonra hala bir değişim yok. Bina yine emperyalist şirketlere hizmet etmeye devam ediyor.




Park gezilerine devam. Bu sefer parka güneş battıktan sonra gittik.


Yeniyıl nedeni ile abartılı süslemeler var. Naylondan yapılmış içi boş maketlere çeşitli figürler çizmişler vede içlerine ampuller koymuşlar. Gündüz görüntüsü sevimli değil ama gece çok renkli görünüyorlar. Yeni yıl tatili nedeni ile parklar dolu.











Guangzhou  son günümüz.


Çarşı pazar ve parkları gezmeye devam.

Hedefimize gitmek için cep telefonundan navigasyon (Maps.me) programını kullanıyoruz. Program yaya için nereyi gösteriyorsa oradan geçiyoruz. Bu sefer kısa yol diye Ortadoğulaların ve Afrikalıların yaşadığı bölgeden geçiyoruz. Bu tür ülkelerden gelenler (bizde ortadoğuluyuz bu arada) ekonomik güçleri düşük oldukları için daha kötü mahallelerde yaşıyorlar vede kabile ruhundan kurtulamadıkları içinde (tembel olduklarından dilde öğrenmedikleri için)  yerel halk ile kaynaşmayıp hemen kendi kolonilerini kurup, ülkelerindeki gibi yaşama devam ediyorlar.


Epeycede Afrikalı vardı, çoğu öğrenci imiş. Çin Afrikadaki birçok ülkenin yeraltı zenginliklerini kullanmak için bu ülke vatandaşlarına bazı kolaylıklar sağlıyor. Çin de burslu üniversite eğitimi almakta bunlardan biri. 

Bölgeden geçerken bizim Ayşe epeyce tırstı. Ben bir rahatsızlık hissetmedim. Ama fotoğraf çekmek de istemedim. Sadece aşağıdaki fotoğraf . Ankara Lokantası , helal yiyecek satıyormuş.




Son duraklarımız kemeraltı, mahmutpaşa konseptinde sokak çarşıları ve heykel parkı.


   

Derli toplu bir tapınak görünce fotoğrafını çekemeden edemedim. Çin de genellikle tapınaklar şaşaalı ve bakımlı değil. Aşağıdaki o yüzden ilgimi çekti.


ÇArşı pazar da her türlü kıyafet ve benzeri var. Tabii yiyecek satıcısı her yerde. Aşağı fotoda şişe geçmiş ahtapot kolları.

Her türlü meyve ve sebzeyi dilim dilim yapıp satan dükkanlar çok. İstediğin kombinasyonu al ve hemen ye.
  


Geleneksel çin tıbbı çok bilinen bir tedavi sistemi.  Çin'de doğal olarak bu tür tedavi merkezleri ve geleneksel Çin tıbbı eczaneleri çok var. Bizim Türkiye'de aktarlarda gördüğümüz ürünlerin binlercesi. Bu eczanelerin anlaşmalı doktorlarıda var. Hastalığını anlattıktan sonra, hastaya uygun ilaç yazıyor. İlaç bizim bildiğimiz hap şeklinde değil Bir tutam öküz perçemi, bir tutam bal yalayan otu vb gibi. Ayrıca bunları nasıl demleyeceği ya da kullanacağı bilgisini kağıda yazıyor. Yine eczane içindeki malzeme tedarikçisine kağıdı veriyorsunuz. Yazana uygun karışımları hazırlayıp hastanın eline veriyor. Aşağıdaki fotoyu çektiğim için görevliden azar yedim.  Ginseng kökleri, fotoda çok belirgin değil acaip yüksek fiyatlarda.580.000 Yuan gibi rakamlar var. 290.000TL ediyor du vakti ile. Şu an ne oldu siz hesaplayın.



Her türlü ara sokaktan geçip sonunda bulduğumuz Heykel parkı. Bulduğumuza deydi.









Guangzhou'dan Vietnam yönünde Nanning'e hızlı tren ile yola devam.

Bugün Guangzhou şehrinin güney tren istasyonundan Nannning şehrine hızlı tren ile yolculuk yaptık. Bugüne kadar gördüğüm en büyük tren istasyonu idi. Fotoğraflarda ancak beşte biri görülebiliyordur. 7-8 dakikada bir hızlı tren kalkıyor. Yılbaşı nedeni ile çok yoğun olduğu söyleniyor ama yinede devasa Gar içerisinde büyük boş alanlar fotoğraflarda da görünüyor.
Tren istasyonlarında içilebilir su sebillerinin yanında sıcak su sebilleride mevcut. Üzerinde uyarı yazılarıda var çok sıcak diye. Tanesi 2,5-5 tl arası satılan nodelların(Çin makarnası) üzerine sıcak suyu döküp bir öğün yemeği halledebiliyorsunuz.
Fotoğraflardan birinde uçak ekibi gibi tren ekibi geçti önümüzden. En önde baş pilot (tren de ne diyorlarsa) ve ardından ekibi.
Tekerlekli bavullar herkesin elinde, yerler düzgün olunca rahatça kaydır gitsin. Hatta küçük çocukları da üzerinde taşıyorlar.
Tuvaletler her yerde bedava ve çok temiz.

Trene iki ayrı koldan giriliyor, bir kol arka vagonlara, bir kol ön vagonlara gidiyor.

Tren en fazla 206 km hıza kadar çıktı. Rahat koltuklarda rahat bir yolculuk.
Trene girerken biraz kalabalıktık ama burası Çin normaldir.





Tren ekibi bir örnek giysileri ile gidiyorlar.






Son - The End - Fin